EN

Cumhurbaşkanı Ersin Tatar’ın eşi Sibel Tatar, Uluslararası Yitip Giden Kültürel Miras Sempozyumu’nda konuştu

“Bir toplumun devamlılığı ancak kültürel mirasa sahip çıkmakla mümkün”

Cumhurbaşkanı Ersin Tatar’ın eşi Sibel Tatar, kültürel mirası koruma algısını güçlendirme, tahrip edilen, yok olan kültürel mirasa dikkat çekmek için düzenlenen “Uluslararası Yitip Giden Kültürel Miras Sempozyumu’na” katıldı.
 
Sibel Tatar sempozyumda yaptığı konuşmada, dünümüzü hakkıyla geleceğe teslim etmek için düzenlenen sempozyumda emeği geçenlere teşekkür etti.
 
Sibel Tatar, kültürel mirasın geçmişten miras alınan ve geleceğe bırakılmak istenen fiziksel olarak var olan insan yapımı eserler ile topluma ait değerlerin bir bütünü olduğuna dikkat çekti.
 
Kültürel mirasın önemi hakkında duyarlılığı artırmanın devletin sorumluluğu yanında herkesin görevi olduğuna işaret eden Sibel Tatar, toplumun sürekliliğini sağlanmanın kültürel mirasa sahip çıkıp korumakla mümkün olduğunu ifade etti.

 
Sibel Tatar, bu yaklaşımla hareket eden ülkeleri hayranlıkla izlediğini belirterek, ülkemizde de bu yaklaşımın olması gerektiğini düşündüğünü dile getirdi.
 
Tarihten örnek veren Sibel Tatar, Polonya’nın ikinci dünya savaşında Varşova şehri yerle bir edilmeden önce kültürel miraslarının projelerini korumaya aldığını ve savaş sonrası şehri aynen tekrar inşaa ettiklerini, Fransa’nın da tarihi ve sanat eserleri ile mimari projelerini korumaya aldığını kaydetti.
 
Birçok uygarlığa ev sahipliği yapan Kıbrıs’taki kültürel miras zenginliğinin her zaman farkında olduğunu anlatan Sibel Tatar, kültürel mirasın korunması, keşfedilmesi ve canlandırılması için Cumhurbaşkanlığı himayelerinde çalıştığını vurguladı.
 
Konusunda uzman ve deneyimli kişilerle Cumhurbaşkanlığında projeler yaptıklarını dile getiren Sibel Tatar, Cumhurbaşkanlığı himayelerinde ve Sibel Tatar öncülüğünde İpeğin Kuzey Kıbrıs’ta Yeniden Doğuşu Projesini ve Kozada markasını anlattı.
 
Sibel Tatar, ipeğin dünyada yüzyıllar boyu önemini korumuş bir ürün olduğunu dile getirdi, Kıbrıs’ta da ipeğin tarih boyu en çok kıymet verilen en çok gelir sağlayan ürünlerden olduğunu ifade etti.
 
Kıbrıs kapıları ve sandıkları üzerine kitap çalışması sürdürdüklerini de dile getiren Sibel Tatar, baharda bu konuda hazırlanan kitabın lansmanını gerçekleştireceklerini belirtti.
 
Ülkeye arşiv niteliğinde bir kültürel miras çalışması kazandırmak amacında olduklarını söyleyen Sibel Tatar, kapıların replikalarının da yapıldığını ve sergilendiğini kaydetti.
 
Sandıklarla ilgili çalışmanın da sürdüğünü ifade eden Sibel Tatar, geleneksel olarak çeyiz sandığı şeklinde elden ele geçen sandıkların hem evin önemli bir eşyası olduğunu hem de kendi bölgesinin desen ve motiflerinin taşıdığını anlattı. 
 
Sibel Tatar bu sandıkların da yakın zamanda müzede sergileneceğini dile getirdi.
 
"Keçada" markası ile keçeden ürünler üretmeye başlayacaklarını da dile getiren Tatar, çöpe atılan koyun ve keçi yünleriyle hazırlanacak ürünlerin lansmanını Kasım ayında yapacaklarını söyledi.
 
Kıbrıs mutfağının çok zengin bir mutfak olduğunu ancak yeteri kadar değerlendirilmediğini de dile getiren Sibel Tatar, bu yönde yaptıkları çalışmaları anlattı. 
 
Alanında uzman üç önemli isimle, Lüzinyan mutfağından yemeklerin dahi olduğu bir yemek kitabının lansmanını Mayıs ayında yapacaklarını kaydeden Sibel Tatar, 140’ın üzerinde tarif içeren kitabın kaliteli bir detaylı arşiv çalışması olacağını belirtti.
 
Dünyanın en küçük cüce fil ve cüce suaygırlarının da adada yaşadığını ifade eden Sibel Tatar, iki yıl önce MTA’dan davet ettikleri uzmanlarla yaptıkları çalışmalara değindi. Girne Kalesi’nde bulunan fosillerin o güne kadar ne fosili olduğunun tespit edilemediğini, yapılan çalışmalar sonucu bunların dörtte üçünün suaygırı fosili olduğunun tespit edildiğini söyleyen Sibel Tatar, “Şu an bu fosillerin temizliği yapılıyor, kısa süre içinde cüce su aygırlarının fosillerini, halkla, çocuklarımızla, turistle paylaşacağız” dedi.
 
Bununla birlikte depolarda cüce fille ilgili herhangi bir fosile rastlamadıklarını da anlatan Sibel Tatar, bu fosillerin yerini bildiklerini, bununla ilgili arkeolojik çalışmaların yapılması gerektiğini ifade etti, “Umarım Türkiye’nin de katkısıyla bu çalışma yapılıp bu değer de ülkemize kazandırılacak.” dedi.
 
Turizmin ülke için önemli bir ekonomik kaynak olduğunu, dolayısıyla kültürel mirasa sadece kültürü yaşatmak adına değil ekonomik açıdan da bakmak gerektiğini söyleyen Sibel Tatar, dünya mirasının da parçası olan bu kültür mirasına sahip çıkılmasının, bunun için müzeler açılmasının gerekliliğine işaret etti.
 
Ülkede 33 müze olduğunu, bunların dördünün kapalı olduğunu kaydeden Sibel Tatar, açık olan müzelerin ise en fazla 16.00’ya kadar açık olduğunu, Lefkoşa’daki müzelerin hiçbirinin hafta sonu açık olmadığını belirtti.