EN

Cumhurbaşkanı Ersin Tatar, İnönü şehitlerini andı:

“İnönü köyünden 11 savunmasız soydaşımızın şehit edilmesi ve sonrasında yaşanan sayısız katliam; 1974 öncesine dönülemeyeceğinin, Türkiye Cumhuriyeti’nin garantörlüğünden vazgeçmeyeceğimizin açık bir göstergesidir”





Rum-Yunan ikilisi, Kıbrıs Türk halkı ve Anavatan Türkiye’nin karşı çıkması sonucu 1954 yılında BM Güvenlik Konseyi’nde ‘Kıbrıs halkına self determinasyon hakkı’ kisvesi altında ENOSİS kararını elde edemedi. 

Bunun hemen sonrasında ise Rum-Yunan liderliği, ENOSİS’i silah zoruyla gerçekleştirebilmek için faşist EOKA terör örgütünü kurdu.

EOKA terör örgütünün kurulmasıyla birlikte, Kıbrıs Türk halkına yönelik silahlı saldırılar yoğunluk kazanırken; EOKA terörüyle Kıbrıs, kan golüne çevrildi.

Bu saldırıların ana hedefi, ENOSİS’e karşı kimliğine ve özgürlüğüne sıkı sıkıya sarılıp sahip çıkan Kıbrıs Türk halkını sindirmek ve yok etmekti.  

Masumları katleden bu zihniyetin tek hedefi, Kıbrıs’ı bir Yunan Adası’na dönüştürmekti.
Bu doğrultuda, Kıbrıs Türklerine yönelik saldırılar devam ederken, 12 Temmuz 1958 tarihinde köylerinden Gazimağusa’ya çalışmaya gitmekte olan İnönülü soydaşlarımızı taşıyan otobüs, faşist EOKA’cılar tarafından pusuya düşürüldü. Bu saldırıda savunmasız 11 soydaşımız şehit düşerken, pek çoğu da yaralandı.      

Bu kanlı saldırının üzerinden 64 yıl geçmesine rağmen, Rum zihniyetinin hâlâ değişmediğini görüyoruz.

Kıbrıs Türkü’nün, adada en az Rumlar kadar egemen ve eşit olduğunu her koşulda kabullenemediğini sergileyen bu zihniyetle bu nedenledir ki ancak egemen eşit iki devletin iş birliğini öngörecek bir anlayışla çözüme ulaşılabileceğini Anavatan’ımız Türkiye ile birlikte savunmaktayız.

Bu zihniyete göre Rumlar Kıbrıs’ın tek sahibi, Kıbrıs Türkleri ise azınlıktır. Yine bu zihniyete göre Kıbrıs Türkleri, Rumlarla eşit değildir ve sadece azınlık haklarına razı olmalıdır. 

Yıllarca federasyon kisvesi altında amaçlanan, bu çoğunluk azınlık ilişkisini yaşama geçirmekti.

Bu anlayışı, hiçbir hâl ve koşulda kabul etmemiz mümkün değildir. 

Devletimizden, egemenliğimizden ve özgürlüğümüzden vazgeçmeyeceğiz.  

Bu, şehitlerimize ve halkımıza borcumuzdur.

İnönü köyünden 11 savunmasız soydaşımızın şehit edilmesi ve sonrasında yaşanan sayısız katliam; 1974 öncesine dönülemeyeceğinin, Türkiye Cumhuriyeti’nin garantörlüğünden vazgeçmeyeceğimizin açık bir göstergesidir.


Doğu Akdeniz’deki hak ve çıkarlarına sahip çıkan KKTC’nin, daha çok gelişmesi, Kıbrıs Türkü’nün egemen devletinde güvenle ve özgürce yaşayabilmesi, onurumuza ve kimliğimize sahip çıkabilmek için Anavatan Türkiye ile tam bir fikir ve eylem birlikteliği içerisinde yürüttüğümüz yeni siyasete, bu nedenledir ki sıkı sıkıya bağlı kalmalıyız.

İnönü şehitleriyle birlikte tüm şehitlerimizi saygı ve rahmetle anarken, emanetlerini her ne pahasına olursa olsun koruyacağımızı vurguluyorum. Ruhları şad olsun