EN

Cumhurbaşkanı Ersin Tatar, Atatürk Kültür, Dil ve Tarih Yüksek Kurumu Başkanı, Ankara Sosyal Bilimler Üniversitesi Kuzey Kıbrıs Yerleşkesi Rektörü ve beraberindeki heyeti kabul etti

Cumhurbaşkanı Ersin Tatar, Atatürk Kültür, Dil ve Tarih Yüksek Kurumu Başkanı Prof. Dr. Yüksel Özgen, Ankara Sosyal Bilimler Üniversitesi Kuzey Kıbrıs Yerleşkesi Rektörü Prof. Dr. Enver Arpa ve beraberindeki heyeti kabul etti.

“Kıbrıs Türkü ile Türkiye Cumhuriyeti’nin ortak davası olan Kıbrıs meselesinde gelinen noktada iki devletlilik, artık milli bir siyaset haline gelmiştir”    


Cumhurbaşkanı Ersin Tatar, Atatürk Kültür, Dil ve Tarih Yüksek Kurumu Başkanı Prof. Dr. Yüksel Özgen, Ankara Sosyal Bilimler Üniversitesi Kuzey Kıbrıs Yerleşkesi Rektörü Prof. Dr. Enver Arpa ve beraberindeki heyeti kabul ederek görüştü.

Kabuldeki konuşmasına, 6 Şubat’ta Türkiye’de meydana gelen depremde hayatını kaybedenlere Allah’tan rahmet dileyerek başlayan Cumhurbaşkanı Tatar, yaşanan acının unutulmayacağını belirtti.

Cumhurbaşkanı Tatar, geçtiğimiz gün kutlanan 23 Nisan Ulusal Egemenlik ve Çocuk Bayramı’na değinerek çocuklarımızın ve genç nesillerin, KKTC’de barış, huzur ve güvenlik içerisinde yaşayabilmesi için egemenliğimizin çok önemli olduğunu vurguladı.

Ulu Önder Mustafa Kemal Atatürk’ün, TBMM’nin kuruluşunda, ulusal egemenlik kavramına önem vermesinin bağımsızlığımızın, özgürlüğümüzün ve onurlu bir yaşamın gereği olarak egemenliğin şart olduğunu belirttiğini dile getiren Cumhurbaşkanı Tatar, sözlerini şöyle sürdürdü; “Egemenlik demek, halkın kendi geleceğini kendisinin tayin etmesi demektir. Türkiye Cumhuriyeti Anavatan’ımızdır. Anavatan, büyük ve bağımsız bir devlet olarak yoluna devam etmektedir. 

KKTC’de yıllarca federal temelde bir antlaşma için müzakere masaları kuruldu ve devrildi. Ortaya çıkan oyun, tek egemenlikle Türkiye Cumhuriyeti’nin garantörlüğünü sonlandırarak Türk askerini adadan çıkarmaktır. Karşı taraf, ‘sıfır asker sıfır garanti’ şeklinde bir anlayış içerisindedir. Biz burada böyle bir duruma asla izin vermeyiz. Bu ada, Türkiye Cumhuriyeti’nin kendi güvenliği açısından da çok önemlidir. Kıbrıs Türkü ile Türkiye Cumhuriyeti’nin ortak davası olan Kıbrıs meselesinde gelinen noktada iki devletlilik, artık milli bir siyaset haline gelmiştir. Türkiye Cumhuriyeti bu milli siyasete destek vermektedir. 

Biz burada varlığımızı Türkiye Cumhuriyeti’nin desteğiyle sürdürmekteyiz, bunu bütün dünya biliyor. Anavatan’a ve Türkiye Cumhuriyeti Cumhurbaşkanı Sayın Recep Tayyip Erdoğan’a son yıllarda bize verdiği destekten dolayı müteşekkiriz.

Türkiye Cumhuriyeti Cumhurbaşkanı Sayın Recep Tayyip Erdoğan Birleşmiş Milletler 77. Genel Kurulu’nda Kıbrıs Türklerine yönelik ambargoların kaldırılması için bir konuşma yapmıştır. Zulüm niteliğindeki çağ dışı olan bu izolasyonların yavaş yavaş kaldırılmasının, KKTC'nin önünü açacağını ve KKTC'nin ayrı egemen bir devlet olarak tescil edilmesi gerektiğini vurgulamıştır.
Ayrıca Türk Devletleri Teşkilatı’na gözlemci üye olarak kabul edilmemiz de KKTC’nin bir aşama daha güçlendiğini göstermiştir bu da egemenliğinin tescil edilmesi bakımından çok önemlidir. 

Bu yıl buruk bir şekilde kutladığımız 23 Nisan Ulusal Egemenlik ve Çocuk Bayramı’nda Ulu Önder Mustafa Kemal Atatürk ve silah arkadaşlarını, Türkiye Cumhuriyeti’nin bu aşamaya gelmesine katkı sağlayan bütün şehitlerimizi ve gazilerimizi andık. Ayrıca KKTC’nin de bu noktaya gelmesine katkı sağlayan kendi liderlerimiz Dr. Fazıl Küçük ile Kurucu Cumhurbaşkanı Rauf R. Denktaş, Londra ve Zürih antlaşmalarında Türkiye Cumhuriyeti’nin garantör ülke olarak tescil edilmesine büyük katkısı olan dönemin Başbakanı Adnan Menderes ve Dışişleri Bakanı Fatin Rüştü Zorlu’yu da yâd ettik.

Bundan sonraki süreçte asla egemenliğimizden taviz vermeyeceğimizi ifade ettik ve etmeye devam edeceğiz. Egemenlik, bir milletin sonuna kadar yaşayabilmesi için çok önemlidir. Biz de Kıbrıs Türk halkının barış, huzur ve güvenlik içerisinde bu topraklarda yaşayabilmesi için KKTC’nin egemenlik temelinde geleceğe yürümesini istiyoruz. Bir antlaşma olacaksa iki eşit egemen devlet arasındaki iş birliği ile olacağını söylüyoruz. Kıbrıs Türkü, verdiği mücadele ile egemenlik kavramını çok iyi bilmektedir.”